NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
أَبُو شِهَابٍ
عَنْ خَالِدٍ
الْحَذَّاءِ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبِي
بَكْرَةَ
عَنْ أَبِيهِ
أَنَّ
رَجُلًا
أَثْنَى
عَلَى رَجُلٍ
عِنْدَ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَقَالَ لَهُ
قَطَعْتَ
عُنُقَ صَاحِبِكَ
ثَلَاثَ
مَرَّاتٍ
ثُمَّ قَالَ
إِذَا مَدَحَ
أَحَدُكُمْ
صَاحِبَهُ
لَا
مَحَالَةَ
فَلْيَقُلْ
إِنِّي
أَحْسِبُهُ
كَمَا
يُرِيدُ أَنْ
يَقُولَ
وَلَا
أُزَكِّيهِ
عَلَى
اللَّهِ
(Abdurrahman İbn Ebi
Bekre'nin) babasından (rivayet edildiğine göre) bir adam, (diğer) bir adamı,
Nebi (s.a.v.)'in huzurunda (yüzüne karşı) övmüştü de (Hz. Nebi) O'na üç defa:
"(Bu sözlerinle)
arkadaşının boynunu kestin" deyip sonra da: "Biriniz arkadaşını
mutlaka övecekse şöyle demelidir: "Ben onun -söylemek istediklerini
söyleyerek- şöyle şöyle olduğunu düşünüyorum; (fakat kalbini bilemediğimden)
Onun iyiliğine dair Allah'a karşı sahicilik edemem"
İzah:
Buharî, şehâdat, edeb,
Müslim, zühd; Ahmed b. Hanbel, V, 41,46,51.
Hadis-i şerifte, bir
kimsenin yüzüne karşı medhedilmesi, yasaklanmakta, eğer mutlak övmek
gerekiyorsa, onun iyiliğine dair kesin ifadeler kullanmaktan kaçınıp "onun
hakkında ben de iyi düşünüyorum" "iyi olduğunu zannediyorum, fakat
onu Allah'a karşı tezkiye edemem, çünkü herkesin kalbini Allah bilir" gibi
hüsn-i zann ifade eden kelimeler kullanılması emredilmiştir. Oysa bazı hadis-i
şeriflerde [Bk. 5124-5127 no'lu hadis] kişinin yüzüne karşı övülebileceği ifade
edilmektedir. Ulemâ hadislerin arasını şöyle uzlaştırmalardır:
"Yasaklanmış olan
yüze karşı övmeden maksat, kişiyi, kendisinde bulunmayan vasıflarla överek
haddi aşan övgü ile ucba (kişinin kendisine beğenmesine) ve kibire
kapılabilecek olan kişilere karşı yapılan övgüdür. Olgun ve hazımlı kişilere
karşı yapılan ve haddi aşmayan övgüler ise bu yasağın dışındadırlar."
Metinde geçen
"arkadaşının boynunu kestin" cümlesi, Müslim'in Sahih'inde:
"Yazık sana arkadaşının boynunu kestin," anlamına gelen lafızlarla
rivayet edilmiştir.
Bu ifadeler, yüze karşı
yapılan gereksiz ve haddi aşkın övgülerin, hem övenin, hem de övülenin helakine
sebep olacağına delalet eder.
İmam Gazali'nin
açıklamasına göre, söz konusu övgünün dördü, övene, ikisi de övülene olmak üzere
altı zararı vardır. Övene ait zararlar şunlardır:
a. Övgünün çokluğu,
övenin yalana sapması sonucunu doğurur.
Genellikle şairler, bu
âfete mübtelâdır. Belki bazılarında bu hal cehalet ve takva azlığı sebebiyle
küfre kadar varır. Arab şairlerinden Mütenebbî bu vartaya düşmüştür.
b. Riyadır: Zira Övmek,
sevgi davasında bulunmaktır. Gerçeğe uygun olmayınca riya olur.
c. Açıkça anlaşılması
ve tahkiki mükün olmayan vasıflarla medh etmek ise medhedeni yalancı durumuna
düşürebilir.
Binaenaleyh bir kişiyi,
bu gibi tahkiki mümkün olmayan vasıflarla tavsif ederek övmek, çok tehlikeli
olduğundan bir insanı bu gibi konularda, Tnütlaka övmek gerekiyorsa, kesin bir
dille övmekten kaçınıp onun hakında: "Hüsn-i zan besliyorum. Fakat Allahü
Teâlâya karşı kimseyi medhü tezkiye edemem" demelidir. Nitekim metinde
geçen "ben böyle olduğunu düşünüyorum" mealindeki cümle de bu gerçeğe
ışık tutmaktadır.
d. Bir fâsıkı övmek,
onun ferah ve sürûruna sebep olmaktır. Nitekim hadis-i şerifte: "Günaha
dalıp giden isyankâr kişiyi övene Allah teala gazab eder."[Gazzâlî, İhya,
111,159-160.]
Övülen kişi için doğan
âfetler:
a. Övülende, büyüklük
ve ucbun meydana gelmesidir.
b. Övülen kimsenin
hakkındaki övgüleri işitince, bunları kendisinde hakikaten var sanıp daha fazla
fazilet elde etmek için gayret sarf etmekten vazgeçip tembelliğe düşmesidir.